Hakan ARSLAN Photography

Yerebatan Sarnıcı bir diğer adıyla Bazilika Sarnıcı olarak da anılır. Ama halk arasında Yerebatan Sarayı olarak da anılmaktadır. Yerebatan Sarnıcı kesinlikle bir kere de olsa görmeniz gereken geçmişten günümüze gelen eşsiz bir yapıdır. İstanbul da iseniz ve nereleri gezmeliyim diyorsanız mutlaka listenize almanız gereken yerlerden biride Yerebatan Sarnıcı olmalı diye düşünüyorum. Yerebatan sarnıcına ilk girdiğiniz de o muazzam sütunları gördüğünüz zaman siz benim gibi kala kalcaksınız. Mutlaka gidin görün derim.

Şunuda belirtmeden edemeyeceğim içerisi oldukça karanlık olduğu için içeride fotoğraf çekmek oldukça zor. Yüksek iso değerli fotoğraf makineleri ile çekim yapılırsa yada uzun pozlama çekim yapılırsa etkili fotoğraflar elde edebilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı yaklaşık 1450 yıllık bir geçmişe dayanır. Aşağıda Yerbatan sarnıcının sitesinden almış olduğum tarihi ile ilgili ayrıntılı bilgiyi paylaşıyorum.

Tarihin Derinliklerinde

İstanbul’un görkemli tarihsel yapılarından birisi de Ayasofya’nın güneybatısında bulunan Bazilika Sarnıcı’dır. Bizans imparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Sarnıcın bulunduğu yerde daha önce bir Bazilika bulunduğundan, Bazilika Sarnıcı olarak da anılır.

Sarnıç, uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçiminde bir alanı kaplayan, dev bir yapıdır. 52 basamaklı taş bir merdivenle inilen bu sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Birbirine 4.80 metre aralıklarla dikilen bu sütunlar, her biri 28 sütun içeren 12 sıra meydana getirirler. Sarnıcın tavan aralığı kemerler vasıtasıyla sütunlara aktarılmıştır. Çoğunluğu daha eski yapılardan toplandığı anlaşılan ve çeşitli mermer cinslerinden yontulmuş sütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmı da iki parçadan oluşmaktadır. Bu sütunların başlıkları, yer yer farklı özellikler taşır. Bunlardan 98 adedi Corint üslûbu yansıtırken bir bölümü de Dor üslûbunu yansıtmaktadır. Sarnıcın tuğladan örülmüş 4.80 metre kalınlığındaki duvarları ve tuğla döşeli zemini, Horasan harcından kalın bir tabakayla sıvanarak su geçmez hale getirilmiştir. Toplam 9.800 m2 alanı kaplayan bu sarnıç, yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir.

Medusa Başı

Sarnıçtaki sütunların köşeli veya yivli biçimde olan birkaç tanesi hariç büyük bir çoğunluğu silindir biçimindedir. Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa Başı, Roma Dönemi heykel sanatının şaheserlerindendir. Sarnıcı ziyaret eden insanların en çok ilgisini çeken Medusa başlarının hangi yapılardan alınıp buraya getirildiği bilinmemektedir. Araştırmacılar, genellikle sarnıcın inşası sırasında salt sütun kaidesi olarak kullanılması amacıyla getirildiklerini düşünmektedirler. Bu görüşe rağmen, Medusa Başı hakkında birtakım efsaneler oluşmuştur.

Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona’ dan biridir. Bu üç kız kardeşten yılan başlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. Bir görüşe göre o dönemde büyük yapılar ve özel yerleri korumak için Gogona desim ve heykelleri kullanılırdı ve Sarnıca Medusa başının konulması da bu yüzdendir.

Başka bir rivayete göre de Medusa, siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdı. Medusa, Zeus’ un oğlu Perseus’u seviyordu. Bu arada Athena da Perseus’u seviyor ve Medusa’yı kıskanıyordu. Bu yüzden Athena, Medusa’nın saçlarını yılana çevirdi. Artık Medusa’nın baktığı herkes, taşa dönüşüyordu. Daha sonra Perseus, Medusa’nın başını kesti ve onun bu gücünden yararlanarak pek çok düşmanını yendi.

Buna dayanarak Medusa Başı, Bizans’da kılıç kabzalarına işlenmiş ve sütun kaidelerine (bakanların taş kesilmemesi için) ters olarak yerleştirilmiştir. Bir rivayete göre de Medusa, yana bakıp kendisini taşa çevirmiştir. Bu yüzden buradaki heykeli yapan heykeltıraş, ışığın yansıma açılarına göre Medusa’ yı üç ayrı konumda yapmıştır.

Sarnıcın ortasına doğru kuzeydoğu duvarı önünde yer alan 8 sütun, 1955-1960 yıllarında yapılan bir inşaat sırasında kırılma tehlikesine maruz kaldıklarından, bunların her biri, kalın bir beton tabaka içine alınarak dondurulmuş ve bu yüzden eski özelliklerini kaybetmişlerdir.

Bizans döneminde bu çevrede geniş bir sahayı kaplayan ve imparatorların ikamet ettiği büyük sarayın ve bölgedeki diğer sakinlerin su ihtiyacını karşılayan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un Osmanlılar tarafından 1453 yılında fethinden sonra bir müddet daha kullanılmış ve padişahların oturduğu Topkapı Sarayı’nın bahçelerine buradan su verilmiştir.

İslâmî kaidelerin temizlik esasları gereği durgun su yerine akar vaziyetteki suyu tercih eden Osmanlılar’ın şehirde kendi su tesislerini kurduktan sonra kullanmadıkları anlaşılan Sarnıç, 16. yüzyılın ortalarına gelinceye kadar Batılılar tarafından fark edilmemiş, nihayet 1544-1550 yıllarında Bizans kalıntılarını araştırmak üzere İstanbul’a gelen Hollandalı gezgin P. Gyllius tarafından yeniden keşfedilerek Batı âlemine tanıtılmıştır. P. Gyllius, araştırmalarından birinde, Ayasofya civarında dolaşırken, buradaki evlerin zemin katlarında bulunan kuyu benzeri yuvarlak büyük deliklerden ev halkının aşağıya sarkıttıkları kovalarla su çektikleri, hatta balık tuttuklarını öğrendi. Büyük bir yeraltı sarnıcının üzerinde bulunan ahşap bir binanın duvarlarla çevrili avlusundan, yerin altına inen taş basamaklardan elinde bir meşaleyle sarnıcın içerisine girdi. P. Gyllius, çok zor şartlarda sarnıcı sandalla dolaşarak ölçülerini alıp sütunlarını tespit etti. Gördüklerini ve edindiği bilgileri seyahatnamesinde yayımlanan Gyllius, birçok seyyahı etkilemiştir.

Sarnıç, kurulduğundan günümüze kadar çeşitli onarımlardan geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde iki defa onarılan sarnıcın ilk onarımı 3. Ahmet zamanında (1723) Mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. İkinci onarım ise Sultan 2. Abdülhamid (1876-1909) zamanında gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet Dönemi’nde de sarnıç, 1987’de İstanbul Belediyesi tarafından temizlenerek ve bir gezi platformu yapılmak suretiyle ziyarete açılmıştır. 1994 yılının Mayıs ayında yeniden büyük bir temizlik ve bakımdan geçmiştir.

İstanbul gezi programlarının ayrılmaz bir parçası olan bu gizemli mekânı, bugüne kadar ABD eski Başkanı Bill Clinton’dan Hollanda Başbakanı Wim Kok’a, İtalyan eski Dışişleri Bakanı Lamberto Dini’den İsveç eski Başbakanı Göran Persson’a ve Avusturya eski Başbakanı Thomas Klestil’e kadar birçok kişi ziyaret etti.

Hâlihazırda İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür A.Ş. tarafından işletilen Yerebatan Sarnıcı, müze olmanın yanı sıra, ulusal ve uluslararası birçok etkinliğe ev sahipliği etmektedir.

Yerebatan Sarnıcı Giriş Ücreti Ne Kadar 2017

Yetişkin 10 TL‘dir

Öğrenci 5 TL‘dir.

Yabancı ziyaretçi giriş ücreti 20 TL

Yerebatan Sarnıcı Ziyaret Saatleri

Sarnıç haftanın yedi günü de ziyarete açıktır. Her gün 09:00 ile 17:30 arasında ziyarete açık olan sarnıç, dini bayramların ilk günlerinde ise öğle saatlerinde (12:00-13:00) ziyarete açılabilmektedir.

Yazın ise her gün 09:00 ile 18:30 arasında ziyarete açıktır.

Yerebatan Sarnıcı’nda Müze Kart Geçerli mi ?

Sarnıç Kültür Bakanlığı’nın bünyesinde hizmete açık olmadığından dolayı Müze Kart geçerli değildir.

Yerebatan Sarnıcı’na Nasıl Gidilir ?

Şehrin en merkezi yerlerinden birisi olan Sultanahmet bölgesinde yer aldığı için Yerebatan sarnıcı’na ulaşmak oldukça kolaydır.

Yerebatan Sarnıcı’na gitmek için kullanabileceğiniz en mantıklı yol tramvay hattını kullanmak olacaktır. Kabataş-Zeytinburnu arasında çalışan tramvay hattı ile Sultanahmet durağına kadar geldiğinizde sarnıca yürüyerek gitmeniz mümkündür.

Otobüsle gelecek olanlarsa Sultanahmet’e giden herhangi bir otobüsle sarnıca kadar gelebilirler. Ya da Kapalı Çarşı’ya kadar otobüsle gelip oradan 10-15 dakika yürüyerek sarnıca ulaşabilirler.

Şahsi aracı ile gelecek olanlar için sarnıcın bulunduğu nokta daha çok yayalara ve tramvaya ayrılan bir alanda olduğu için İstanbul’a yabancı olanlar için biraz sıkıntılı bir yolculuğa neden olabilir. Eminönü’ne kadar geldikten sonra Ayasofya yazılı tabelaları takip ederseniz sarnıca ulaşmanız da mümkündür.

1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars6 Stars7 Stars8 Stars9 Stars10 Stars
33 Kişi oy verdi. Ortalama puan: 9,88.
Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
Loading...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog Kategorileri